14 Kasım 2007 Çarşamba

amsterdam

her gencin hayali, erasmus ve interrailin başkenti amsterdam. gerçi gençler arasındaki amsterdam geyikleri ne kadar baymış olsa da hala insanın içi kıpır kıpır, hala cazip. almanya'dan hollanda'ya gidene kadar trende pes oynadık, blackjack masasıkurduk :) derken amsterdam'dayız. ulan trenden indik, ilk gördüğümüz iki şeyden biri drugstore ( oha, çüş, isme bak haha ) diğeri dönerci amına koyim. geniş bi girizgah yaptıktan sonra küçük paragraflara dökmekte fayda var yazıyı. bizim portekizlikankaların amsterdam'daki erasmus yapan arkadaşlarının odasında yerde yattık. gerçi 3 gecenin 2 sinde yatağı ben kaptım orasıayrı. şehrin ortasından kocamaan bir ırmak geçiyor, köprülerle bağlantı var kıyıdan kıyıya ve istiklal'deki gibi bi tren sistemi var sokağın ortasında. dikkatli olmakta fayda var bu trene, çünkü ya sizin ya da makinistin kafasının güzel olma ihtimali baya fazla.

yolda bizim cafer'le mal mal bakarken binalara, biri yanaştı yanımıza böyle kara kuru biri ve işte nereye gidiceksiniz bengösterim size tarzı bişiler sordu. ulan biz de iyiniyetli sandık, sorduk cevap aldık falan. tabi işini bilmeyen çavuşlar olarakbikaç kuruş atmak zorunda kaldık adama :) hayır dediği yerlere de gitmediik, acaba gösterdiği yerler doğru mu diye desorgulamadıık. olsun, helal olsun. her türlü ticari zekaya saygımız var.

burdaki kuşlar da bi garip, uçmuyorlar. insanlar cirit atıyor diplerinde, siklerinde diil. ulan kuşsun sen, uçucan ; yok uçmucam diyosan kuş diilsin. karar ver.

çok ama çok pahalı bir şehir. sırf yemeğe deli gibi para harcadık. burdaki mantık şu heralde, millet kafası güzel oluncazaten acıkıyor e sike sike yicek, bari pahalı yapalım zaten anlamazlar. bariz bu şekilde işliyor sistem, başka açıklaması yok.her ara sokakta karşına başka bir ülkenin mutfağı çıkıyor, yunanistan portekiz arjantin çin hindistan italya...2 günde 2 kiloalmışımdır bariz. boğazına düşkünsen, cebine güveniyosan gel kardeş buraya. yemekten ziyade ulaşım da çok pahalı. bazen aradankaynayıp beleşe binmesek, belamız sikilebilirdi. gece otobüsüne 3 euro, gündüz otobüsüne 2.4 euro verdik. günlük bilet ne kadarbilmiyoruz, çünkü genelde hep yürüyorsun otobüse ihtiyacın olmuyor ; ama ilginçtir ki son gece istasyona dönmek için taksiyetoplam 20 euro verdik yani kişibaşı 4 euro.

kültürel kısmıyla pek ilgilenemedik, o yüzden özür diliyoruz kültür ve sanat bakanından. ilgilendiğimiz kısımları seks müzesiyleişkence müzesi oldu. müzeler bile pahalı, öğrenciye indirim yok falan. seks müzesinde porno fotoğrafların tarihler geçmişifalan ilginçti, 19.yy da bile hardcore varmış :) köpekli foto da gördüm, iğrençleşmiyorum lütfen müze bu. saygı göster sanata.işkence müzesi de toplam 5 dakikamızı aldı, pek bi sikim yoktu ohaa diyicek. maksat turistten para koparmak valla, bunu anladım ben. amsterdam'da ticarete atılmak lazım, kokoreçe falan mı girsek acaba ya da kuruyemiş. bak gaza geldim. balmumuheykel sergisi madam tussaut da bizden 17 euro isteyince johhny depp'e fener atkısı takamadım, üzüldüm.
sonraki durak et pazarı :) bildiğin hayvan seçer gibi bakıyosun, günlük 100-150 euro kira ödüyorlarmış bu odalar için. 15dakkasına 50 euro verildiğinden yola çıkarak baya bi kazanıyolar sanki. yalnız ben bi foto çekerken, karının biri camı açtı veo makineyı sokarım kıçına fucking asshole diye bi çıkıştı. depar attım. holiganlara da meze oluyorduk gene foto yüzünden, köşeyi bi döndüm formalı 10-15 kişi geliyo ama tam green street hesabı. onlar da fucking asshole diye çıkışınca dedim cansen bi hele soluklan. frankfurt'taki kaiserstrasse'yi tercih ederim buraya, çünkü ordakilerle birebir temas söz konusu pazarlık aşamasında. burda hayvanat bahçesi gibi dolaşıyosun, pazarlık da yok. ne anladım bu işten, 4-5 kere tavaf ettik gerçiara sokaklarıyla beraber.

akşam maç seyretmeye sportsbar'a çömdük, müthiş dizayn edilmiş. her tarafta tv var, her birinde başka maç, seç beğen izle.merdivenlerde bile oturabiliyosun, insan haftasonunu orda geçirebilir çok rahat. garson kızlar da pek cicilerdi, hani hemo yüzden de çıkasın gelmiyor. yahu bunlardan istanbul'da niye yok acaba diye çemkirdim kendime, belki de ben bilmiyorum. bilenvarsa sölesin, çocuk sevinsin. alt katta portekiz ligini izliyoruz, başka portekizliler var laf atışıyolar. yukarda lyon- marsilyaoynuyor, fransızlar laf atışıyor. yan masamızda meksikalılar var, mhauhua ama ligleri yok nihohaha. bahisini oyna, gel buraya.

ana turizm metası ise kahve dünyası, herkesin bildiği üzere. menüyü açıyorsun, bana şundan ver abi azcık da bundan diyosun.normal aileler de tüttürüyor, yaşlı amcalarla teyzeler de tüttürüyor. öyle bi curcuna, karmaşa işte. space kek denen ananekekine son derece benzeyen keki de 5 çayıyla beraber tüketiyorsun. bi de halisünatif mantarlar var, onlar smartshoplardasatılıyor. yoğurtla falan yiyin dedi adam, süzme mi diye soramadım içimde kaldı yapamadım :)

coffeeshop, redlight, sportsbar, casino, envai çeşit yemekçi, bahis bürosu...sıkılmanın imkanı yok, sokaklar ışıl ışıl,binbir farklı dil yankılanıyor sokakta. nehirde bot gezisi imkanı var, kısmen ortaköy kısmen taksim tadı alıyosun şehirden. alışveriş yapmayı da seviyosan, dünya sana güzel
burda. şehri pazarlayan zibilyon tane dükkan var, gir gez zaman geçsin.dönesim gelmedi yemin ediyorum, bi daha gideceğim günü iple çekiyorum. amsterdam merkez, kafasına göre herkez !