Evet, bizim tayfanın bana halı saha performansımdan sonra taktığı isim bu. Çok da yakıştı valla, çıktık sahaya işte açtık ellerimizi yalvardık forvetlere sert vurmasınlar diye. Erasmus takımıyla alman takımı maç yapıyor, şaka gibi de kaleye ben geçtim. Ulan tipe bak fiziğe bak, benden kaleci olur mu. Zaten süper bir gol yedim hemen başlarda, sonra geyiğe sardım yedektekilere sigara var mı işareti falan yapıyorum. Anadolu çocuğu olmamızdan kelli, hemen dedim ben süper defansım görev bölgeme geçeyim vurayım ibnelerin baldırına baldırına. Neyse sağbeklik maceram da götverenin birinin pipime nişan alması sonucu beş dakka sürdü. Ulan düşman mıyız pezevenk, türküz ya amına koyim işinden ettik ya ibneleri saldırın tabi. Bi de gaz ingiliz var, takım kaptanı triplerinde iyi pasları alkışlıyor falan. Yanlışlıkla bana da boşver kötü oynaman önemli diil eğlenmene bak tarzı abiciliğe de soyundu, ha ben naptım eyvallah kaptan dedim bi koştum bi vurdum topa üf. Tam terrible. Olsun ama bence bu da bi medeni cesaret, hem yedekte beklerken arabalı bi fransızla tanıştık bizi Paris’e götürecek kanallardan biri. Yani maçın tv’den görünmeyen kısımlarında çok faydalı şeyler de oldu. Takımın parçasıyım ayağına bi ara yedekteyken kaleciyi falan alkışladım, go go falan diyorum. Çocuk tanıdık zaten ibneyi güldürüyorum maça konsantre olamıyor, tam bir dinamitim yani takım için. Maç içinde de yanına gidip olm bana pas verirsen takım için iyi şeyler olmaz ona göre davran diye telkinlerde bulunmuştum. Haa takım için ne faydam oldu, süper kolej havası yakalattım. Bundan sonraki maça da gitmem, işim olmaz. Ağızda sigara defans oynayamıcaksam, nerde kaldı erasmusluğum.
Fünf Fighters
Bizim apartman iyice rayına oturdu artık, çığrından çıktı desek daha da olur olabilir gerçi. Kanka olmanın son aşaması olan analı bacılı küfürleşmeyi de hallettik, ne kaldı geriye bilmiyorum. Herkes burda mı diye soruyosun, anan yok diyo ; olm bacın aradı ters ters konuştu bi ara istersen gibi diyaloglar envai çeşit dilde yapılmaya başlandı. Hani hadi saçmalayalım olabildiğince vardır ya, anlamsızca konuşursun saçma sapan onu ingilizce başka milletten insanlarla yapmanın keyfi bambaşkaymış gerçekten. Buzdolabı patlatmacılığı kültürünü de yavaştan oturtmaya başladım, dün hong konglunun nevalelerini bitirdik gecenin köründe. Uyumucaksın arkadaşım, her an tetikte beklicen yoksa yerler böyle kaşar peynirlerini yeşil zeytinlerini. Burası evde geçen kısmı, akşam milletin evine parti gezmelerine gittiğimizde de meraba faslından önce masadakilere saldırma faslımız da çok meşhur mesela. İlk intiba çok önemli, verimli bir sahaysa eğer masa geceyi keyiflendiriyoruz. Bi Hattenheim kültürü oluşturduk bir ayda, eve dönerken yolda beraber söleyebileceğimiz 5-6 şarkımız var, partilerde içkisine oynayabileceğimiz oyunlarımız var. Akşamları evde parasına saatlerce süren blackjack, gün boyunca pro evolution soccer maçları hatta first traditional tournament’imiz bile var. Ha buraya kadar olan kısım süper olmasına süper de kardeşim zeytinyağı dolu zeytin tabağına elini sokup zeytini yiyip elini de pantolonuna sürme di mi şeker çocuk şilican. Bu rahatlık bizi bokumuzda boğulmaya itebilir, yağmacılık da başladı hafiften. Çamaşırlık çalmacılık gibi süper bi oyunumuz var apartmanda, çalan saklıyor. Dün bu tavana asılan ampulü koruyan lambalıktan çalıp küllük yaptık. Kendi çapında bunları yap hadi kardeşim de yol tamiri için yolun girişine konulan lambalı koca levhayı ne diye çalarsın di mi, bildiğin mavi boncuk filmi bir gece ansızın gelebilirim şarkısı fonda. 5 kişi taşımış götürüyor, sonra da otobanın kenarına bıraktık. Vicdanlı biri görüp alsın diye heralde, çok da kötü çocuklar diilmişiz bakmayın siz.
20 Eylül 2007 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder